En Çok Satan Kitaplar - Eylül 2021
1. Balıkçı ve Oğlu
Zülfü Livaneliİnkılap Kitabevi, 140 sayfa
2021 yılı Eylül ayında en çok satan
kitaplar arasında zirvede bulunan kitap Zülfü
Livaneli'nin "Balıkçı ve Oğlu" kitabı oldu. Toplumsal konulara duyarlılığı ile
tanınan edebiyatçı ve fikir adamı Zülfü Livaneli, bu kez Ege balıkçılarının ve
hayal kurmaktan bile mahrum bırakılan göçmenlerin kaderine eğiliyor. Usta
edebiyatçı Livaneli, Balıkçı ve Oğlu ile son yılların en can yakıcı ve büyük
dramı "göçmenliği" balıkçı Mustafa, Mesude ve Samir bebek üzerinden
anlatıyor. O güne dek sıcak evlerinde televizyondan izledikleri haberlerden
aşina oldukları ölü insan bedenleri ve yarı ölü bir bebek evliliklerinin tam
ortasına düşerek bir bomba etkisi yaratıyor; aile ilişkilerini bambaşka bir
çehreye büründürüyor. Balıkçı ve Oğlu, Ege'nin tarihinden bugününe, balık
çiftliklerine ve rant hırsıyla dağlara, kıyılara saldıran şirketlerin yarattığı
ekolojik yıkıma dair çok şey söylüyor. Bunun ötesinde göçmenlerin bir bilinmeze
doğru göze aldıkları yolculuğu, hayatta kalma çabalarını ya da ölümü; kısacası
"deryaya yakın, dünyadan uzak" yaşamlarını odağına alıyor.
Livaneli'nin belki de en şiirsel romanı olan Balıkçı ve Oğlu; aile, aşk, ebeveynlik,
evlat, kadın dayanışması, dostluk, göç, doğa üzerine çağdaş bir
epope. Zülfü Livaneli'nin, uzun bir aradan sonra yazdığı ve heyecanla
beklenen yeni romanı Balıkçı ve Oğlu, ustalıkla seçilen tasvirlerle okurun
zihninde capcanlı bir anlatı oluşturuyor.
2. Kayıp Tanrılar Ülkesi
Berlin Emniyet Müdürlüğü’nün cevval başkomiseri Yıldız Karasu ve yardımcısı Tobias Becker, göçmenlerin, işgal evlerinin ve sokak sanatçılarının renklendirdiği Berlin sokaklarından Bergama’ya uzanan bir macerada, hayatı ve insanları yok etmeye muktedir sırların peşinde bir seri cinayetler dizisini çözmeye çalışıyor. Soruşturmanın Türkiye ayağında sürpriz bir ismin olaya dahil olmasıyla heyecanın dozu gitgide artıyor.
Kayıp Tanrılar Ülkesi, Zeus Altarı ve Pergamon Tapınağı’nın gölgesinde mitlere günümüzde yeniden hayat verirken, suçun çağlar ve kültürler boyu değişmeyen doğasını bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor.
“O yüzden unuttuk dediğiniz yerden başlayacağım. Unutmanın bedelini ödeyecek unutanlar. Cezaların en şiddetlisiyle ödüllendirilecek saygısızlık yapanlar, kalbi yerinden çıkarılacak beni kalbinden çıkaranların, yüzlerinin derisi yüzülecek benden yüz çevirenlerin…”
3. Var mısın? Güçlü Bir Yaşam İçin Öneriler
GÜÇLÜ BİR YAŞAM İÇİN
Doğan Cüceloğlu
Umutsuzluk nasıl aşılır?
İçimizdeki öz nasıl ortaya çıkar?
Çevremiz bizi nasıl etkiler?
Kime akıl danışılır?
Yaşam neleri ödüllendirir?
Zihin nasıl işler?
4. Hazan
Hüzünle akraba olan bu sözcüğün bir
başka anlamı özlem ve ayrılık mevsimi. bir diğeri sararıp solmuş, eski
canlılığını kaybetmiş kimse.
Kimi tanımlarında kendimi bulduğum bu
kelimeyi çok sevdim ve madem ben de sonbahar mevsimindeydim ömrümün, kitabımın
adını HAZAN koydum.
VEDA ile başlayıp UMUT- HAYAT- HÜZÜN
ve HAYAL ile sürdürdüğüm otobiyografik yolculuğumu HAZAN ile noktalıyorum.
Kitabın hüzün dozu aşırıya kaçmasın diye komik ve mutlu anılarımdan da seçtim
siz okurlarım için. Hayat bir döngüdür, bahar er geç gelir ve yaza kavuşur.
Benim bir kış günü yazmaya başladığım HAZAN ile siz bir yaz günü
buluşacaksınız.
Yaz mevsiminizin mutlu, huzurlu
geçmesi dileğiyle keyifli okumalar diliyorum.
Ayşe Kulin
5. Şeker Portakalı
José Mauro De Vasconcelos
Can Yayınları, 182 sayfa
Şeker Portakalı adlı eser, yalın anlatımı ve çarpıcı hikayesiyle dünya
edebiyatının unutulmaz başyapıtları arasında yer alıyor. Yazarının hayatından
izler taşıyan eser, bir çocuğun iç dünyasından yola çıkarak tüm insanlığa
acıyla yoğrularak olgunlaşmanın ağırlığını duyumsatıyor."Ne güzel bir şeker portakalı fidanıymış bu! Hem bak, dikeni de
yok. Pek de kişilik sahibiymiş, şeker portakalı olduğu uzaktan belli. Ben senin
boyunda olsaydım başka bir şey istemezdim.""Ama ben büyük bir ağaç istiyordum.""İyi düşün, Zezé. Henüz gencecik bir fidan bu. Bir gün koca bir
ağaca dönüşecek. Seninle beraner büyüyecek. İki kardeş gibi iyi anlaşacaksınız.
Dalını gördün mü? Bir tanecik dalı olsa da sanki özellikle senin binmen için
hazırlanmış bir ata benziyor." Brezilya edebiyatının klasiklerinden Şeker
Portakalı, José Mauro De Vasconcelos'un başyapıtı kabul edilir.
Yetişkinler dünyasının sınırlamalarına hayal gücüyle meydan okuyan Zezé'nin
yoksulluk, acı ve ümit dolu hikayesi yazarın çocukluğundan derin izler taşır.Beş yaşındaki Zezé hemen her şeyi tek başına öğrenir: sadece bilye
oynamayı ve arabalara asılmayı değil, okumayı ve sokak şarkıcılarının
ezgilerini de. En yakın sırdaşıysa, anlattıklarına kulak veren ve Minguinho
adını verdiği bir şeker portakalı fidanıdır... Şeker Portakalı'nın başkahramanı Zezé'nin büyüdükçe yaşadığı
serüvenleri, yazarın Güneşi Uyandıralım ve Delifişek romanlarında
izleyebilirsiniz.
Can Yayınları, 182 sayfa
6. 1984
George OrwellCan Yayınları, 352 sayfa
Parti'nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara
çok daha kolay dayatılıyordu. (...) Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar
görmüyorlardı çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden
sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu.
George
Orwell'in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir
kabus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı,
insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda
inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. Geçmişte
ve günümüzde dünya sahnesinde tezgahlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu
kadar gerçekçi bir romandır Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Güncelliğini hiçbir
zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir
uyarı çığlığıdır.
George
Orwell'in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir
kabus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı,
insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda
inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. Geçmişte
ve günümüzde dünya sahnesinde tezgahlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu
kadar gerçekçi bir romandır Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Güncelliğini hiçbir
zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir
uyarı çığlığıdır.
7. İçinde Bir Sen 2: Asreman
İstanbul yavaş yavaş buz tutmaya
başlıyordu.
Boyut değiştirip artık Varta'nın
pençeleri arasında olan Mahinev'i İstanbul'da aramaya devam eden kurtlar
şehirden yavaşça çekildi ama şehrin buzu çözülmedi.
Yılanların nöbet tutmaya başladığı
şehirde artık hiçbir şey eskisi gibi değildi.
Nigin Bağı'yla mühürlendiği kişinin kim
olduğunu anlayan Mahinev, hafızasındaki eksik parçaları tamamlamak için bir
yola çıkar. Yaşanan büyük tutulmayla beraber Varta'nın kapısı tehlikeli
varlıklara açılmıştır.
Mahinev, babaannesinin rüyalar yoluyla
haber vererek gitmesini istediği o tapınakta elmas bir yılan bedeni bulur,
bulduğu yılan bedeniyle bir bağlantısı olduğunu fark eder.
Efken'in yoldaşlığıyla sırları yavaşça
çözmeye başlayan Mahinev'i hedef hâline getiren güçlü bir düşman kapıdadır. Tüm
bunlar olurken Efken ile arasındaki ilişkinin çok öncelere dayandığını öğrenen
Mahinev, açığa çıkan sırlarla beraber güçlerini yavaş yavaş keşfetmeye ve
düşmanla savaşmaya başlar.
8. Daha Adil Bir Dünya Mümkün
"Sadece beş ülkenin bütün dünyanın kaderini
etkileyecek konularda karar vermesi ne ahlaki ne adildir. Dünya beş ülkeden
büyüktür."
"Adil ve daha sürdürülebilir bir küresel barışın temini için çok kültürlülüğü ve çok kutupluluğu yansıtan bir BM'ye ihtiyaç vardır. Dünya ne tek kutuplu ne de iki kutupludur, ne hakim bir kültürün ne de birkaç imtiyaz sahibi aktörün kültürel hegemonyası altındadır. Çok kutuplu, çok merkezli, çok kültürlü, daha kapsayıcı ve adil bir dünya inşa etmek mümkündür. Böylesi bir dünya için ilk adres BM'dir. Barışın, istikrarın, adaletin ve etkin küresel yönetişimin yolu, BM'nin reforma tabi tutulmasından geçmektedir. BM reformu ve özellikle Güvenlik Konseyi'nin yapısının yeniden oluşturulması, elbette tüm dünya ülkelerinin uzlaşmasıyla hayata geçecektir.
Biz Türkiye olarak, bu çerçevedeki
teklifimizi uzun zamandır ifade ediyor ve tüm ülkelerin tartışmasına açıyoruz.
çözüm önerimiz ise 'Dünya beşten büyüktür' ifadesinde kendini bulan, BM
Güvenlik Konseyi'nin yapısının değiştirilmesini merkeze alan bir perspektifin
hakim kılınmasıdır. Konsey'in kıtaları, inançları, kökenleri ve kültürleri
mümkün olan en adil şekilde temsil edecek bir yapıya kavuşturulacak şekilde
yeniden yapılandırılması çözüm ve küresel barışın tesisi için devrimsel bir
adım olacaktır."
Recep Tayyip Erdoğan
9. Okçu'nun Yolu

En Çok Satan Kitaplar - Eylül 2021
Paulo CoelhoCan Yayınları, 168 sayfa
Her okun uçuşu farklıdır. Bin ok atarsan,
bini de sana farklı bir yol gösterecektir: Okçunun yolu işte budur.Ülkenin en mahir okçusu Tetsuya bir köyde mütevazı bir marangoz olarak yaşamını
sürdürmekteyken bir gün uzak diyarlardan gelen bir okçu ona meydan okur...
Tetsuya bu meydan okumayı kabul ederek okçuluk felsefesini hem yabancı okçuya hem
de köyün delikanlılarından birine aktaracaktır.Paulo Coelho'nun Okçu'nun Yolu'nda dile
getirdiği öğreti sadece okçuluğa değil hayatın her alanına uygulanabilecek,
yolu nice erdemden geçen bir ilkeler bütünü."Kaleme aldığım bu metinde yay, ok, hedef ve okçu aynı gelişim ve sınama
mekanizmasının bütünleyici birer parçası."Paulo Coelho

10. Hayat Kaybettiğin Yerden Başlar
2020 Yılı Eylül ayında En Çok Satan Kitaplar arasında 10.sırada bulunan kitap Miraç Çağrı Aktaş'ın "Hayat Kaybettiğin Yerden Başlar" kitabı oldu.
"Kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin"
Bütün dünya bir araya gelse ve sana
geç kaldığını söylese bile, hayır, kalmadın!
Aksine, tam da yeniden başlaman gereken noktadasın.
Üstelik bazen öyle düşünmekten kendini alamasan da, hiçbir şey kaybetmedin.
Kaybettiklerin senden gitmesi gerekenlerdi.
Sen, seni daha da güzelleştirecek
adımlarla yoluna devam edeceksin.
Kaybettiğin için üzüldüklerinin, aslında kurtulduğun yükler olduğunu
göreceksin.
Mesele kaybetmekse, hayatta bu da var, kaybedeceksin; ama senden gidenlere üzülmeyeceksin,
yerine daha iyilerini getireceksin.