En Çok Satan Kitaplar - Aralık 2020
Kitapyurdu, İdefix, Babil, Kidega, D&R, Remzi Kitabevi, Arkadaş, BKM, Pandora, Eganba, Amazon Kitap ve Hepsiburada satış sitelerinin çok satan kitaplar listelerinden alınan verilerle 2020 yılı Aralık ayında en çok satan kitaplar listesi ...
1. Metastaz 2: Cendere
“Okuduğumuz kitap bir yumruk gibi tepemize inip bizi uyandırmadıktan sonra neye yarar?” Franz Kafka
CHP’li Belediye Başkanları İmamoğlu ve Çerçioğlu için yapılan ahlaksız teklifin arkasında hangi AKP’li Bakan vardı?
Pelikancılar AKP içinde hangi operasyonları yaptı ve kimleri fişledi?
Yargının arka odalarında hangi ses kayıtları dolaşıyor?
Holding patronu cinayetinin üstü hangi yollarla kapatılmak istendi?
Hakimler ve savcılar gizlenen skandalları ilk kez nasıl anlattı?
Adliyeye getirilen ve içinde 260 bin dolar olan çantanın sırrı neydi?
Nurcular devlet içinde nasıl bir ağ kurdu?
Yargıdaki Pelikan-Hakyol mücadelesinin perde arkasında ne vardı?
FETÖ borsasının belgesinde neler yazıyordu?
AKP’li bakanlar arasındaki kavganın bilinmeyen nedeni ne?
Diyanet’in gizli tarikatlar raporu nasıl sızdı?
Öldürülen AKP yöneticisinin eşi sessizliğini bozup neler anlattı?
15 Temmuz raporu aslında neden basılmadı?
Kartal İmam Hatip mezunu olmak devlette hangi kapıları açıyor?
Erdoğan’ın yakınını hayata döndüren ismin başına neler geldi?
Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan, devlette yaratılan çürümeyi ve herkesin hissettiği cendereyi belgeliyor. “Metastaz 2: CENDERE” çarpıcı bir gazetecilik araştırması olarak tarihe geçecek.
2. Körlük

Jose SaramagoKırmızı Kedi Yayınevi, 336 sayfa
Adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir kentinde, arabasının direksiyonunda trafik ışığının yeşile dönmesini bekleyen bir adam ansızın kör olur. Ancak karanlıklara değil, bembeyaz bir boşluğa gömülür. Arkasından, körlük salgını bütün kente, hatta bütün ülkeye yayılır. Ne yönetim kalır ülkede, ne de düzen; bütün körler karantinaya alınır. Hayal bile edilemeyecek bir kaos, pislik, açlık ve zorbalık hüküm sürmektedir artık. Yaşam durmuştur, insanların tek çabası, ne pahasına olursa olsun hayatta kalmaktır. Roman, kentteki akıl hastanesinde karantinaya alınan, oradan kurtulunca da birbirinden ayrılmayan, biri çocuk yedi kişiye odaklanır. Aralarında, bütün kentte gözleri gören tek kişi olan ve gruptakilere rehberlik eden bir kadın da vardır. Bu yedi kişi, cehenneme dönen bu kentte, hayatta kalabilmek için inanılmaz bir mücadele verir. Saramago’nun müthiş bir gözlem gücüyle betimlediği bu kaotik dünya, insanın karanlık yüzünün simgesi.
Körlük, ürkütücü bir roman, beklenmedik bir felaketi yaşayan bir toplumun nasıl çöktüğünün, nasıl bencilleştiğinin ve değer yargılarını yitirdiğinin hikayesi. Konusunun ürkütücülüğüne rağmen olağanüstü bir şiirsellikle anlatılmış bu unutulmaz roman, usta yazarın belki de en etkileyici yapıtı.
Adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir kentinde, arabasının direksiyonunda trafik ışığının yeşile dönmesini bekleyen bir adam ansızın kör olur. Ancak karanlıklara değil, bembeyaz bir boşluğa gömülür. Arkasından, körlük salgını bütün kente, hatta bütün ülkeye yayılır. Ne yönetim kalır ülkede, ne de düzen; bütün körler karantinaya alınır. Hayal bile edilemeyecek bir kaos, pislik, açlık ve zorbalık hüküm sürmektedir artık. Yaşam durmuştur, insanların tek çabası, ne pahasına olursa olsun hayatta kalmaktır. Roman, kentteki akıl hastanesinde karantinaya alınan, oradan kurtulunca da birbirinden ayrılmayan, biri çocuk yedi kişiye odaklanır. Aralarında, bütün kentte gözleri gören tek kişi olan ve gruptakilere rehberlik eden bir kadın da vardır. Bu yedi kişi, cehenneme dönen bu kentte, hayatta kalabilmek için inanılmaz bir mücadele verir. Saramago’nun müthiş bir gözlem gücüyle betimlediği bu kaotik dünya, insanın karanlık yüzünün simgesi.
Körlük, ürkütücü bir roman, beklenmedik bir felaketi yaşayan bir toplumun nasıl çöktüğünün, nasıl bencilleştiğinin ve değer yargılarını yitirdiğinin hikayesi. Konusunun ürkütücülüğüne rağmen olağanüstü bir şiirsellikle anlatılmış bu unutulmaz roman, usta yazarın belki de en etkileyici yapıtı.
3. Fareler ve İnsanlar
Sel Yayıncılık, 111 sayfa
Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan John Steinbeck’in çağımızın toplumsal ve insani meselelerini ustalıkla resmettiği eserleri modern dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alır.
Fareler ve İnsanlar, birbirine zıt karakterdeki iki mevsimlik tarım işçisinin, zeki George Milton ve onun güçlü kuvvetli ama akli dengesi bozuk yoldaşı Lennie Small’un öyküsünü anlatır. Küçük bir toprak satın alıp insanca bir hayat yaşamanın hayalini kuran bu ikilinin öyküsünde dostluk ve dayanışma duygusu önemli bir yer tutar. Steinbeck insanın insanla ilişkisini anlatmakla kalmaz insanın doğayla ve toplumla kurduğu ilişkileri de konu eder bu destansı romanında. Kitabın ismine ilham veren Robert Burns şiirindeki gibi; "En iyi planları farelerin ve insanların / Sıkça ters gider..."
Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan John Steinbeck’in çağımızın toplumsal ve insani meselelerini ustalıkla resmettiği eserleri modern dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alır.
4. İnferis
‘Güneş, ay ve gerçekler uzun süre saklanamaz.’
Mahfi Eğilmez bu romanında kamu ihalelerindeki yolsuzlukları araştıran bir maliye müfettişini, o yolsuzluklarla bağlantılı görünen cinayeti aydınlatmaya çalışan polis komiserini, aynı konuyu farklı açıdan soruşturan savcıyı ve olayların peşinden koşan bir gazeteciyi nefes nefese bir takip içinde buluşturuyor.
‘Güneş, ay ve gerçekler uzun süre saklanamaz.’
Mahfi Eğilmez bu romanında kamu ihalelerindeki yolsuzlukları araştıran bir maliye müfettişini, o yolsuzluklarla bağlantılı görünen cinayeti aydınlatmaya çalışan polis komiserini, aynı konuyu farklı açıdan soruşturan savcıyı ve olayların peşinden koşan bir gazeteciyi nefes nefese bir takip içinde buluşturuyor.
5. Şeker Portakalı
Jose Mauro De VasconcelosCan Yayınları, 182 sayfa
2020 yılı Aralık ayında en çok satan kitaplar arasında bulunan bir diğer kitap ise Brezilyalı yazar Jose Mauro de Vasconcelos'un 1968'de yayımlanan Şeker Portakalı adlı eseri, yalın anlatımı ve çarpıcı hikayesiyle dünya edebiyatının unutulmaz başyapıtları arasında yer alıyor. Yazarının hayatından izler taşıyan eser, bir çocuğun iç dünyasından yola çıkarak tüm insanlığa acıyla yoğrularak olgunlaşmanın ağırlığını duyumsatıyor."Ne güzel bir şeker portakalı fidanıymış bu! Hem bak, dikeni de yok. Pek de kişilik sahibiymiş, şeker portakalı olduğu ta uzaktan belli. Ben senin boyunda olsaydım başka bir şey istemezdim." “Ama ben büyük bir ağaç istiyordum.”“İyi düşün, Zezé. Henüz gencecik bir fidan bu. Bir gün koca bir ağaca dönüşecek. Seninle beraber büyüyecek. İki kardeş gibi iyi anlaşacaksınız. Dalını gördün mü? Bir tanecik dalı olsa da sanki özellikle senin binmen için hazırlanmış bir ata benziyor.”Brezilya edebiyatının klasiklerinden Şeker Portakalı, José Mauro de Vasconcelos’un başyapıtı kabul edilir. Yetişkinler dünyasının sınırlamalarına hayal gücüyle meydan okuyan Zezé’nin yoksulluk, acı ve ümit dolu hikâyesi yazarın çocukluğundan derin izler taşır.Beş yaşındaki Zezé hemen her şeyi tek başına öğrenir: sadece bilye oynamayı ve arabalaraasılmayı değil, okumayı ve sokak şarkıcılarının ezgilerini de. En yakın sırdaşıysa,anlattıklarına kulak veren ve Minguinho adını verdiği bir şeker portakalı fidanıdır…Şeker Portakalı’nın başkahramanı Zezé’nin büyüdükçe yaşadığı serüvenleri, yazarın GüneşiUyandıralım ve Delifişek romanlarında izleyebilirsiniz.
2020 yılı Aralık ayında en çok satan kitaplar arasında bulunan bir diğer kitap ise Brezilyalı yazar Jose Mauro de Vasconcelos'un 1968'de yayımlanan Şeker Portakalı adlı eseri, yalın anlatımı ve çarpıcı hikayesiyle dünya edebiyatının unutulmaz başyapıtları arasında yer alıyor. Yazarının hayatından izler taşıyan eser, bir çocuğun iç dünyasından yola çıkarak tüm insanlığa acıyla yoğrularak olgunlaşmanın ağırlığını duyumsatıyor.
6. Bir İdam Mahkumunun Son Günü
Victor HugoCan Yayınları, 136 sayfaVictor Hugo, 1829 yılında yayımlanan Bir İdam Mahkumunun Son Günü'nü yazdığında 26 yaşındaydı. Genç yazar, ölüme mahkûm edilen bir insanın son gününü büyük bir ustalıkla anlatarak kamu vicdanını etkilemeyi ve idam cezasına karşı bir protesto hareketi başlatmayı amaçlamış, başarılı da olmuştur. Bugün dünyanın birçok ülkesinde idam cezası yürürlükten kaldırılmışsa, böylesi bir cezanın hem trajik hem de insanlık dışı yanını daha XIX. yüzyılın ilk yarısında gözler önüne seren Hugo’nun bunda hiç de azımsanmayacak bir payı olsa gerek.
Şiirleri, oyunları, Sefiller ve Notre-Dame’ın Kamburu gibi yapıtlarıyla Romantik dönem Fransız edebiyatının en saygın yazarlarından biri olan Victor Hugo’nun bu romanının bir başka önemli özelliği de, bir tür “zihinsel otopsi” niteliği taşımasıdır.
Victor Hugo, 1829 yılında yayımlanan Bir İdam Mahkumunun Son Günü'nü yazdığında 26 yaşındaydı. Genç yazar, ölüme mahkûm edilen bir insanın son gününü büyük bir ustalıkla anlatarak kamu vicdanını etkilemeyi ve idam cezasına karşı bir protesto hareketi başlatmayı amaçlamış, başarılı da olmuştur. Bugün dünyanın birçok ülkesinde idam cezası yürürlükten kaldırılmışsa, böylesi bir cezanın hem trajik hem de insanlık dışı yanını daha XIX. yüzyılın ilk yarısında gözler önüne seren Hugo’nun bunda hiç de azımsanmayacak bir payı olsa gerek.
Şiirleri, oyunları, Sefiller ve Notre-Dame’ın Kamburu gibi yapıtlarıyla Romantik dönem Fransız edebiyatının en saygın yazarlarından biri olan Victor Hugo’nun bu romanının bir başka önemli özelliği de, bir tür “zihinsel otopsi” niteliği taşımasıdır.
7. İFA: İnsanın Fabrika Ayarları 3.Kitap - Sınırları Aşmak
Elinizdeki kitap, bir üçlemenin üçüncü kitabıdır. İnsanın Fabrika Ayarları serisi bir bütün olarak insanlığın gereklerini İFA edebilmek için, bilimsel gerçeklere farklı bir çerçeve öneriyor. İnsanın Fabrika Ayarları, kendinizi başka bir bakış açısından bir kez daha anlamaya davet ediyor.
İnsan neden bu kadar çıplak ve aciz?
Bedensel ihtiyaçları karşılanan insan neden mutlu olamıyor?
Yüz yıl önceki insanların bilmediği bunca yeni “ölüm nedeni” nereden çıktı?
Neden hareketsiz kalınca hastalanıyoruz?
Fazla yemek bize neden iyi gelmiyor?
Yalnız kalınca neden erken ölüyoruz?
Bedenin stres tepkileri, tüm hayvanların hayatta kalmasına yardımcı olurken, bizi neden bu kadar yoruyor hatta hasta edip öldürebiliyor?
Sınırlarını aşamayan, zihnini ve bedenini zorlamayan insanlar neden bunalıma giriyor?
Yaratılışımıza uygun bir yaşam kurmak ve bunu sürekli hale getirmek bu kadar zor mu?
Bu kitap, bu ve benzeri soruların cevaplarını vermekten ziyade kendiniz için en doğru cevapları bizzat sizin bulabilmeniz için yazıldı. Bundan sonrası ise size kalıyor.
Kendinize iyi bakın, göreceksiniz…
8. Hayvan Çiftliği
9. 2021 Var Olmak
“2021 yılının ruhunda Var Olma sanatını öğretmek var. Hangi burçlar var olma mücadelesi verecek hangileri varlığını kanıtlayacak?”
“2021’de huyunu değiştiren burçlarla yolunu değiştiren
burçlar arasında mı kalacağız?”
“Herkesin yaptığını yapmayan, kafasına koyduğunu yaşayan
Türkiye’nin siyasi kaderi hangi yöne gidecek?”
“Pandemi diye çıkılan yolun sonu gelecek mi?”
“Yeni normalde şekil değiştiren eğitim sistemi artık
kalıcı mı olacak?”
“Dünyanın eş zamanlı öksürmesi Dijital Diktatörlüğü mü
önümüze sürecek?”
“Hibrit insan teknolojisi küresel savaşları beraberinde mi
getirecek?”
“Ekonomik kriz, hangi ülkenin hiperenflasyon altında
ezilmesine neden olacak?”
“Akdeniz’de ön görülemez savaşların başlangıcını kim
tetikleyecek?”
“Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) 32 yıl sonra nasıl
dünya gündemine gelecek?”
“İnsanlık, dünyanın sahibi gibi davrananların
elinden kurtulabilecek mi?”
“2021 yılı hafızalarımıza reset mi atacak?”
10. Son Cüret
Gaz lambasının cılız ışığı, odayı hayal meyal aydınlatıyordu.
Altı kişiydiler.
Üzerine harita yayılmış masanın etrafında, ayaktaydılar.
Talihsiz bir kuşağın çocuklarıydılar.
Hayat onları hep mecbur bırakmıştı.
Bıyıkları terlediğinden beri neredeyse bir gün olsun günyüzü görmemişlerdi, Çanakkale’den Trablus’a, Yemen’den Sina’ya, Balkanlar’dan Kafkaslar’a vuruşmadıkları coğrafya kalmamıştı.
Ve neticede, işte bu daracık odaya sıkışmışlardı.
Uzuuun uzun anlattığı haritadan başını kaldırdı.
Adeta nefes bile almayan arkadaşlarına baktı.
Ulusun kader anıydı.
Söylenecek ne varsa söylenmişti.
Söz bitmişti.
O çelik mavisi gözlerinde belli belirsiz bir keder bulutu dolaştı.
“Vakit tamam” dedi...
“Umutsuz olmayacağız.
Uçurumun kenarındayız.
Bizi canlı canlı mezara atmak istiyorlar.
Son bir cüret
belki kurtarabilir.
Anadolu’ya geçiyoruz!”