En Çok Satan Kitaplar - Mart 2022
1 | İnsan Geleceğini Nasıl Kurar?, İlber Ortaylı |
2 | Tiamat, İhsan Oktay Anar |
3 | Gece Yarısı Kütüphanesi, Matt Haig |
4 | Kayıp Tanrılar Ülkesi, Ahmet Ümit |
5 | Balıkçı ve Oğlu, Zülfü Livaneli |
6 | Şeker Portakalı, José Mauro De Vasconcelos |
7 | Hayatın Sesi, Gülseren Budayıcıoğlu |
8 | Bir İdam Mahkumunun Son Günü, Victor Hugo |
9 | Zamir, Hakan Günday |
10 | Şimdi Onlar Düşünsün, Bircan Yıldırım |
1. İnsan Geleceğini Nasıl Kurar?
2022 Yılı Mart ayında en çok satan kitaplar arasında zirvede bulunan kitap İlber Ortaylı'nın "İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? & Kendini İnşa Etmenin Yolları" kitabı oldu.
"Bir hedef bulacaksınız, o uğurda çalışacaksınız, hedefinizi gerçekleştirmek için bir yol arayacaksınız, yol yoksa da o yolu yapacaksınız. Bir defa geçtiğiniz yoldan da bir daha geri dönmeyeceksiniz. Çünkü lüzumsuz geri dönüş başarısızlıktır, tekrara düşmektir, ufku kapatmaktır. Hedef bulmak, yol açmak ve aynı yoldan geri dönmemek. Hayattaki gayemiz budur."İLBER ORTAYLIKendi kendinin mimarı olma ve hayata atılma. Yetenek, keşif, merak, potansiyel, heves, ayakta kalma güdüsü. Öğrenmenin, çalışmanın, düşünmenin yolları ve yöntemleri. Çalışacağız, okuyacağız, göreceğiz, planlayacağız, kendimize bir hayat kuracağız, tamam ama bunu hangi ölçüye göre yapacağız?İlber Ortaylı bu kitapta kişinin hayattaki gayesini nasıl belirleyeceğini, hedefini nasıl koyacağını, geleceğini nasıl planlayacağını, potansiyelini nasıl değerlendireceğini yüzyılların içinde dolaşarak, tarihin büyük düşünürlerinin binlerce yıla meydan okuyan görüşlerini de yanımıza katarak izah ediyor. Kendimize her gün sorduğumuz ve cevap bulmakta zorlandığımız soruları kendi deneyimleri ve engin bilgisi ışığında yanıtlıyor.İnsan kendini nasıl inşa eder?Potansiyelimizi değerlendirebilmek için hangi yeteneklere sahip olmalıyız?İnsan hedefini nasıl koyar, geleceğe dönük planlarını nasıl yapar?Yeteneğimizi, merakımızı nasıl keşfederiz ve nasıl geliştiririz?Kendi talihimizin mimarı olabilir miyiz?Etrafa bakma sanatı nedir, nasıl öğrenilir?Mutluluk neden hem hakkımız hem de görevimizdir?En zor zamanlarda direnme gücünü nerede bulacağız ve ilhamı nelerde arayacağızİnsan Geleceğini Nasıl Kurar? yaşam tecrübesini paylaşmayı vazife bilen bir entelektüelden, İlber Hoca'dan, okurlar için bir yol açma, yol yapma, kendini inşa etme ve toplumu ayağa kaldırma rehberi. Platon, Seneca, Cicero, Farabi gibi bilgelerin ilhamı eşliğinde ve Yenal Bilgici'nin sorularıyla.
2. Tiamat
Everest Yayınları, 160 sayfa
"Başlangıçta her şey soğuk, boş ve anlamsızdı. Kutsal Rüzgar sular üzerinde okşar gibi anaforlarla esiyor, güneş ve ayın, burçlar ve yıldızların henüz yaratılmadığı zifiri gecede, gözleri mucizevi bir dokunuşla açılmış halde bizzat kendini, yani
karanlığın yine ta kendisini gören kör tabiatı sanki teselli ediyordu.
Onun uyanıp cisimleşmiş hali olan diğer çelik canavarın belirsiz silueti ise satıhtaki zayıf aydınlığın hemen altında adeta kımıltısızdı."
İhsan Oktay Anar'ın derin denizlerde kurduğu alemde, o belirsiz, kımıltısız siluetin hem içinde hem dışında, olağanüstü bir hikayede, hikayeyiz.
"Başlangıçta her şey soğuk, boş ve anlamsızdı. Kutsal Rüzgar sular üzerinde okşar gibi anaforlarla esiyor, güneş ve ayın, burçlar ve yıldızların henüz yaratılmadığı zifiri gecede, gözleri mucizevi bir dokunuşla açılmış halde bizzat kendini, yani
karanlığın yine ta kendisini gören kör tabiatı sanki teselli ediyordu.
Onun uyanıp cisimleşmiş hali olan diğer çelik canavarın belirsiz silueti ise satıhtaki zayıf aydınlığın hemen altında adeta kımıltısızdı."
İhsan Oktay Anar'ın derin denizlerde kurduğu alemde, o belirsiz, kımıltısız siluetin hem içinde hem dışında, olağanüstü bir hikayede, hikayeyiz.
3. Gece Yarısı Kütüphanesi
42 Dile çevrilen Uluslararası Çoksatan2020 Goodreads Yılın En İyi Romanı
"Yaşamla ölüm arasında bir kütüphane var," dedi. "Bu kütüphanedeki raflar sonsuza kadar gider. Her kitap yaşamış olabileceğin başka bir hayatı yaşama şansını sunar sana. Farklı seçimler yapmış olsan, şu an nasıl bir hayatın olacağını görürsün.
Pişmanlıklarını telafi etme şansın olsaydı, bazı konularda farklı davranır mıydın?"
Nora Seed berbat halde. Kedisi öldü. İşinden kovuldu. Abisi onunla konuşmuyor. Kimsenin ona ihtiyacı yok. Art arda alınmış kötü kararların sonucunda bir kütüphanede buluyor kendini. Zamanın hiç akmadığı bir gece yarısı kütüphanesinde, sonsuz sayıda kitabın ortasında... Kitapların her birinde Nora'nın farklı bir hayatı yazılı. Başka kararlar verseydi yaşamış olabileceği hayatlar.
Farklı kariyerler, farklı eşler, farklı arkadaşlar, farklı şehirler arasında gidip gelen Nora'nın aklı sorularla doluyor. Mutluluk sadece önemli sandığımız seçimlerde mi gizli? Yanlış giden her detayın sorumlusu gerçekten biz miyiz? Hayatı yaşanılır kılan ne? Yanlış bir karar insanın tüm hayatına mal olabilir mi?
İngiliz edebiyatının önemli isimlerinden Matt Haig; Nora'nın pişmanlıklara, ihtimallere ve yeniden seçme imkanına dair çıktığı bu yolculukta, ona eşlik edecek okurlara sürükleyici ve insanın en temel sorunlarını konu alan bir kurgu sunuyor.
"Değişmesini istediğimiz bir dünyada hep birlikte sıkışıp kalmışken, tam zamanında yazılmış bir modern çağ masalı, günümüzün Şahane Hayat'ı."
Jodi Picoult
"Kitapların yaşamı değiştirme gücünü kutlayan, içtenlikle ve mizahla yazılmış, baştan çıkarıcı bir roman."
Sunday Times
"Matt Haig sözcükleri konserve açacağı gibi kullanıyor. Konserve de biziz."Jeanette Winterson
"Yaşamla ölüm arasında bir kütüphane var," dedi. "Bu kütüphanedeki raflar sonsuza kadar gider. Her kitap yaşamış olabileceğin başka bir hayatı yaşama şansını sunar sana. Farklı seçimler yapmış olsan, şu an nasıl bir hayatın olacağını görürsün.
Pişmanlıklarını telafi etme şansın olsaydı, bazı konularda farklı davranır mıydın?"
Nora Seed berbat halde. Kedisi öldü. İşinden kovuldu. Abisi onunla konuşmuyor. Kimsenin ona ihtiyacı yok. Art arda alınmış kötü kararların sonucunda bir kütüphanede buluyor kendini. Zamanın hiç akmadığı bir gece yarısı kütüphanesinde, sonsuz sayıda kitabın ortasında... Kitapların her birinde Nora'nın farklı bir hayatı yazılı. Başka kararlar verseydi yaşamış olabileceği hayatlar.
Farklı kariyerler, farklı eşler, farklı arkadaşlar, farklı şehirler arasında gidip gelen Nora'nın aklı sorularla doluyor. Mutluluk sadece önemli sandığımız seçimlerde mi gizli? Yanlış giden her detayın sorumlusu gerçekten biz miyiz? Hayatı yaşanılır kılan ne? Yanlış bir karar insanın tüm hayatına mal olabilir mi?
İngiliz edebiyatının önemli isimlerinden Matt Haig; Nora'nın pişmanlıklara, ihtimallere ve yeniden seçme imkanına dair çıktığı bu yolculukta, ona eşlik edecek okurlara sürükleyici ve insanın en temel sorunlarını konu alan bir kurgu sunuyor.
Jodi Picoult
"Kitapların yaşamı değiştirme gücünü kutlayan, içtenlikle ve mizahla yazılmış, baştan çıkarıcı bir roman."
Sunday Times
"Matt Haig sözcükleri konserve açacağı gibi kullanıyor. Konserve de biziz."
4. Kayıp Tanrılar Ülkesi
Yapı Kredi Yayınları, 504 sayfa
Ahmet Ümit’ten polisiyeyi arkeoloji ve mitolojiyle harmanlayan usta işi bir roman.
Berlin Emniyet Müdürlüğü’nün cevval başkomiseri Yıldız Karasu ve yardımcısı Tobias Becker, göçmenlerin, işgal evlerinin ve sokak sanatçılarının renklendirdiği Berlin sokaklarından Bergama’ya uzanan bir macerada, hayatı ve insanları yok etmeye muktedir sırların peşinde bir seri cinayetler dizisini çözmeye çalışıyor. Soruşturmanın Türkiye ayağında sürpriz bir ismin olaya dahil olmasıyla heyecanın dozu gitgide artıyor.
Kayıp Tanrılar Ülkesi, Zeus Altarı ve Pergamon Tapınağı’nın gölgesinde mitlere günümüzde yeniden hayat verirken, suçun çağlar ve kültürler boyu değişmeyen doğasını bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor.
“O yüzden unuttuk dediğiniz yerden başlayacağım. Unutmanın bedelini ödeyecek unutanlar. Cezaların en şiddetlisiyle ödüllendirilecek saygısızlık yapanlar, kalbi yerinden çıkarılacak beni kalbinden çıkaranların, yüzlerinin derisi yüzülecek benden yüz çevirenlerin…”
Berlin Emniyet Müdürlüğü’nün cevval başkomiseri Yıldız Karasu ve yardımcısı Tobias Becker, göçmenlerin, işgal evlerinin ve sokak sanatçılarının renklendirdiği Berlin sokaklarından Bergama’ya uzanan bir macerada, hayatı ve insanları yok etmeye muktedir sırların peşinde bir seri cinayetler dizisini çözmeye çalışıyor. Soruşturmanın Türkiye ayağında sürpriz bir ismin olaya dahil olmasıyla heyecanın dozu gitgide artıyor.
Kayıp Tanrılar Ülkesi, Zeus Altarı ve Pergamon Tapınağı’nın gölgesinde mitlere günümüzde yeniden hayat verirken, suçun çağlar ve kültürler boyu değişmeyen doğasını bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor.
“O yüzden unuttuk dediğiniz yerden başlayacağım. Unutmanın bedelini ödeyecek unutanlar. Cezaların en şiddetlisiyle ödüllendirilecek saygısızlık yapanlar, kalbi yerinden çıkarılacak beni kalbinden çıkaranların, yüzlerinin derisi yüzülecek benden yüz çevirenlerin…”
5. Balıkçı ve Oğlu
Zülfü Livaneliİnkılap Kitabevi, 140 sayfa
2022 Yılı Mart ayında en çok satan kitaplar arasında bulunan bir diğer kitap ise Zülfü Livaneli'nin "Balıkçı ve Oğlu" kitabı oldu.Toplumsal konulara duyarlılığı ile tanınan edebiyatçı ve fikir adamı Zülfü Livaneli, bu kez Ege balıkçılarının ve hayal kurmaktan bile mahrum bırakılan göçmenlerin kaderine eğiliyor. Usta edebiyatçı Livaneli, Balıkçı ve Oğlu ile son yılların en can yakıcı ve büyük dramı "göçmenliği" balıkçı Mustafa, Mesude ve Samir bebek üzerinden anlatıyor. O güne dek sıcak evlerinde televizyondan izledikleri haberlerden aşina oldukları ölü insan bedenleri ve yarı ölü bir bebek evliliklerinin tam ortasına düşerek bir bomba etkisi yaratıyor; aile ilişkilerini bambaşka bir çehreye büründürüyor. Balıkçı ve Oğlu, Ege'nin tarihinden bugününe, balık çiftliklerine ve rant hırsıyla dağlara, kıyılara saldıran şirketlerin yarattığı ekolojik yıkıma dair çok şey söylüyor. Bunun ötesinde göçmenlerin bir bilinmeze doğru göze aldıkları yolculuğu, hayatta kalma çabalarını ya da ölümü; kısacası "deryaya yakın, dünyadan uzak" yaşamlarını odağına alıyor. Livaneli'nin belki de en şiirsel romanı olan Balıkçı ve Oğlu; aile, aşk, ebeveynlik, evlat, kadın dayanışması, dostluk, göç, doğa üzerine çağdaş bir epope. Zülfü Livaneli'nin, uzun bir aradan sonra yazdığı ve heyecanla beklenen yeni romanı Balıkçı ve Oğlu, ustalıkla seçilen tasvirlerle okurun zihninde capcanlı bir anlatı oluşturuyor.
6. Şeker Portakalı
José Mauro De Vasconcelos
Can Yayınları, 182 sayfa
Şeker Portakalı adlı eser, yalın anlatımı ve çarpıcı hikayesiyle dünya edebiyatının unutulmaz başyapıtları arasında yer alıyor. Yazarının hayatından izler taşıyan eser, bir çocuğun iç dünyasından yola çıkarak tüm insanlığa acıyla yoğrularak olgunlaşmanın ağırlığını duyumsatıyor."Ne güzel bir şeker portakalı fidanıymış bu! Hem bak, dikeni de yok. Pek de kişilik sahibiymiş, şeker portakalı olduğu uzaktan belli. Ben senin boyunda olsaydım başka bir şey istemezdim.""Ama ben büyük bir ağaç istiyordum.""İyi düşün, Zezé. Henüz gencecik bir fidan bu. Bir gün koca bir ağaca dönüşecek. Seninle beraner büyüyecek. İki kardeş gibi iyi anlaşacaksınız. Dalını gördün mü? Bir tanecik dalı olsa da sanki özellikle senin binmen için hazırlanmış bir ata benziyor." Brezilya edebiyatının klasiklerinden Şeker Portakalı, José Mauro De Vasconcelos'un başyapıtı kabul edilir. Yetişkinler dünyasının sınırlamalarına hayal gücüyle meydan okuyan Zezé'nin yoksulluk, acı ve ümit dolu hikayesi yazarın çocukluğundan derin izler taşır.Beş yaşındaki Zezé hemen her şeyi tek başına öğrenir: sadece bilye oynamayı ve arabalara asılmayı değil, okumayı ve sokak şarkıcılarının ezgilerini de. En yakın sırdaşıysa, anlattıklarına kulak veren ve Minguinho adını verdiği bir şeker portakalı fidanıdır... Şeker Portakalı'nın başkahramanı Zezé'nin büyüdükçe yaşadığı serüvenleri, yazarın Güneşi Uyandıralım ve Delifişek romanlarında izleyebilirsiniz.
Can Yayınları, 182 sayfa
7. Hayatın Sesi
Gülseren Budayıcıoğlu
Doğan Kitap, 224 sayfaDuygularımız durmadan akan derelere benzer. Doğduğumuzda pırıl pırıl olan o berrak dereye attığımız her sıkıntı, her kaygı, her üzüntü rengini değiştirir, onu bulanıklaştırıp karartır.
Bütün güzelliğine ve ihtişamına rağmen, hayat huysuz ve bencildir. Huysuz bir hayatla mücadele etmek, iyi yaşayabilmek ciddi bir sanattır. O sanatı da hayat kendisi öğretir bize; onun sesini duyanları, özen gösterenleri, anlamaya çalışanları bilir. Ona bakışımızı, duyduğumuz hayranlığı, onunla mücadele etmekten vazgeçmeyeceğimizi hissettikçe, bizimle başka türlü bir ilişki kurmaya başlar. Bize arkasını dönmez, unutmaz. İki kere vursa da üçüncüde öyle güzel şeyler yaşatır ki şaşırır kalırız.Huysuz hayatla iyi geçinebiliyor, bunun için mücadele etmekten hiç yorulmuyor ve vazgeçmiyorsak, ne mutlu bize. Çünkü sadece bu mücadeleden hiç vazgeçmeyenlerin dereleri güneşte pırıl pırıl parlayarak akar.Gülseren Budayıcıoğlu bir kez daha kendi "Kırmızı Oda"sının kapısını aralıyor ve orada biriken hikayelerden seçtiklerini bizlerle paylaşıyor; "hayatın sesi"ni daha iyi duyup anlayabilelim diye.
Gülseren Budayıcıoğlu
Duygularımız durmadan akan derelere benzer. Doğduğumuzda pırıl pırıl olan o berrak dereye attığımız her sıkıntı, her kaygı, her üzüntü rengini değiştirir, onu bulanıklaştırıp karartır.
8. Bir İdam Mahkumunun Son Günü
9. Zamir
Hakan GündayDoğan Kitap, 368 sayfa
Yeni bir binyılın arifesinde, Birinci Dünya Barışı Vakfı’nda çalışan Zamir’in görevi ne pahasına olursa olsun savaşları durdurmaktır. Baş döndüren barış senaryoları, komplolar ve mücadeleler içinde Zamir şu soruya yanıt arar: İnsan nasıl barışır?
“Demek ki bu evrende her şey bir şarapnel. Ve genişlemekte olan, aslında bir şarapnel bulutu. Demek ki Samanyolu ve içindeki güneş ve etrafındaki dünya ve üzerindeki insan ve aklındaki her şey bir şarapnel. Düşüncesi, inancı, duygusu, icadı, hepsi. Demek ki insan insana saplanmak için var… Zaten öyle olmasaydı bu kitap olmazdı.”
Yeni bir binyılın arifesinde, Birinci Dünya Barışı Vakfı’nda çalışan Zamir’in görevi ne pahasına olursa olsun savaşları durdurmaktır. Baş döndüren barış senaryoları, komplolar ve mücadeleler içinde Zamir şu soruya yanıt arar: İnsan nasıl barışır?
10. Şimdi Onlar Düşünsün
Bircan YıldırımDestek Yayınları, 272 sayfa
Ruhun şarkı söylerse hayat seni mutlaka dansa kaldırır.
Bundan böyle kartlar yeniden dağıtılacak.
Oyunun kuralı değişti.
Sevebildiğin için sevileceksin, kaybetmekten korkmadığın için vazgeçilmez olacaksın. Savaşmadığın için kazanacaksın, çünkü savaşların galibi olmaz.
Mücadele etmediğin için kolayca elde edeceksin. Koparıp almayacaksın, uzanıp alacaksın.
Baskıyla ve kaybetme korkusuyla elinde tutmaya çalışmayacaksın, avuçların açık halde şefkatle ve güvenle seveceksin.
Çok para peşinde koşmak zorunda kalmayacaksın çünkü neye ihtiyacın varsa zaten karşılayabiliyor olacaksın.
Yaralarını iyileştirebileceksin. Kimsenin üzerine yaftaladığı rollerin kahramanlığına soyunmak zorunda kalmayacaksın, olmak istemediğin bir insanın yaşamını sürmeyeceksin.
Hayalindeki seni yaşayacaksın. Hayallerini mümkün kılacaksın.
Cehennemin içinde kendine bir cennet yaratabileceksin.
Bu yüzden elinde tutuyorsun bu kitabı.
Çünkü hepsine hazırsın. Yapabileceğini sen de biliyorsun.
Sen de biliyorsun ki bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Şimdi onlar düşünsün...
Sen hayalindeki sana hoş geldin.